Vesim TOKATLI Yazdı… ”Akıllara sığmayan bir devrim hikayesi…”

Toplumlar içinde çarpışan acılar yanlışlıklarından ötürü fikirsizlikten, bu
yüzden de fikri hafife almak veya aşağı görmek yanlıştır. Böyle yaptılar
mı sanki bilgeliğin doruğuna çıkmışlar gibi içlerine bir his düşer ve gerçek
dünyada hiç olmayan işlevleri övgü ile karşılarlar. Bu yüzden çoğu insan
bozuk sözleriyle saldırır ve ahlaklı olmak yerine terbiyesizce davranmayı
seçer. Onun için bazıları, insanları devrim de zafere kavuşturmayı değil de
daha çok planlarla satmayı tercih ederler ve bunlara genellikle vatan
hainleri denir. Demek ki bilmeden ve ortada gerçek bir fikir olmadan
hiçbir işlev yürümez ve başarıya ulaşamaz. İnsanlar bilmedikçe işlevler
duracak ve fikirsiz kalınca da devrim elbette sona erecek. Bir devrimin
başlaması kolay değildir lakin bitmesi ise kolaydır tıpkı bir insanı
öldürmek gibi, öldürmek için vicdansız bir insan ve silah gerekir ancak bir
devrimi bitirmek için içlerine fikirsiz ve toplumu kolayca satabilen
insanları dahil etmeniz yeterli olacak. Bu dünyada oluşan eski devrimlere
bakıldığında insanların veya aklın nasıl bir uyanış tasarladığını görürüz
ayrıca devrimin içinde insanları yönetme ve aynı fikirde tutmak. Toplumu
aynı işlev içinde tutmak zor olsada fikir ulus bireylerine yol açarak ortak
bir yönde buluşturur. Bir toplumu aynı fikirde buluşuyorsa ona
uygulanabilecek herhangi bir olumsuz hamleyi etkisiz ve güçsüz kılar.
Fikirle ilgilenirken ortaya yeni ya da bilinmedik birşey yaratmak
istemedim ama sadece olan devrim başarsızlıkların nedenini açıklamak ve
saptamak istedim.
Asıl meseleye gelelim…
1971’li ve 2000’li yıllar arasında yaşanan ağır krizler geçiren Suriye
Devleti 10 haziran Hafız Esad’ın ölüm haberi ile hayatını yeniden gözünü
açmaya çalıştı. Ancak bir müddet geçmeden iç ve dış güçlerin yardımı ile
Esad’ın oğlu Beşşar kısa sürede hükümetin başına oy çokluğu ile
geçmiştir. Esad hükümeti teslim almadan önce Britanya’da göz doktorluğu
bölümünü okuyordu. Üniversitesinden mezun olup Suriye’yi hükmetmek
için memlekete tekrar dönmüştü. O sıralarda Suriye Meclisi harekete
geçerek anayasanın değişikliğine gitti. Ülkenin anayasasında mevcut olan
başkan yaş sınırı 40’tan 34’de düşürüldü. Bu değişiklikten sonra Esad hem
Baas partisinin genel başkanı hem de Suriye Devleti’nin Cumhurbaşkanı

olarak seçildi.Seçlidikten sonra ülkede olağanüstü hal ilan ederek korumalı
halkları adı altında birçok sivili tutuklamıştır. 2000’li yıllar öncesinde
yaşanan ağır krizleri gidermek adına Esad çok olmasa da bazı ıslahatlar
yapmıştır. Ancak yönetimi süresince ekonomi düşüş, yolsuzluk, işsizlik,
kişi hak ve hürriyetten yoksun kılma seviyesi artmıştır. Bu hadisler Suriye
Halkını ağır bir yükün altında tutsada halk, yaşanan Hama Etnik
Soykırımından dolayı içleri korku dolmuştur. Eziyet dolu yıllar sonra ilk
defa 2011 yılında halk Dara İli’nde devrim alevini ateşledi. Hızlıca ülke
içinde alevlenen devrim ülkenin siyasi, ekonomik ve sosyal hayata hem
etki hem de devlet işleyişi ve güvenlik yapısını sarsmıştır. Devletin düzeni,
idare ve sosyal işler adeta askıya alındı. Halk talepleri karşısında güçsüz
ve icraatsız kalan rejim iç karışıklığı yaşamıştır.
2011 yılında başlayan devrim bir oyun veya bir tertip işi değildi. Aksine
halkın iradesi ile başlatılmış bir özgürlük mücadelesidir. Özgürlük yolunda
edindikleri dava gereğini halkı devrim yapmaya yönelik sokağa inmesini
sağlamıştır. Özgürlük fikri taşıyan bireyler ellerinde tek bir levha,
ağızlarda da tek bir slogan vardı. Şöyle bir dörtlükler ile anlatmak isterim:
Gökten düşen bir ateşti,
alevlenen o yürekler bir devrim yarattı,
öyle bir devrim ki uğruna göl içi kan,
yol üstü insan doldu.
Uzun zamandır içlerinde olan sessizlik,
göğüslerini yırtarak bir özgür kuş uçurttu,
sesiyle cıvıldayan o kuş dünyayı korkuttu,
ne yürekler yandı umut içinde,
ne emeller yıkıldı insanın kahpeliğinden.
Yol içinde kafasız, ayak üstünde cesetler,
dönen o cesetler hikayeyi kanlarıyla anlattılar.
Yaşam içinde ölüm, yaşamak için de bir bedel.
Sahra içinde bir tek kaktüs gibi,
hayatta kalmak için dikenine katlanmak gerekir.
Onlar için bir tek dünyanın yükü altından kalkmak değildi aynı zamanda
sistemi değiştirmek ile geleceklerini imar etmekti. Suriye baharında
başlayan halk protestoları, o dönem Arap ülkelerinde yaygın olan rejimi
devirme sloganı benimsendi. Bazı protestocular başlangıçtan taleplerini

sınırlamayı tercih etseler de ‘’ rejimin devrilmemesi ‘’ kısa bir süre sonra
her şeyi alt üst etti. Rejimi devirmek sloganıyla yerel, bölgesel ve
uluslararası etkileşim düzensizdi. Daha sonra iç savaşa dönüşen barışçıl
devrim, babanın iktidara geldiği 1971’den bu yana rejimin hayatta
kalmasına en büyük meydan okumayı oluşturdu. Kırk yıldır Suriye rejimi,
gücünün askeri ve güvenlik kurum üzerinde tam kontrol sağlamaktan,
totaliter bir devlet inşa etmekten, kendisine muhalif güçleri dışlamaktan,
İran ve Rusya ile stratejik ittifakı derinleştirmekten ayrıca bölgedeki ABD
ve İsrail’i yanına çekmekten elde etmiştir.Devrim, karşılaştığı zorluklara
ve engellere rağmen bölgesel çıkarlarını korumaya çalıştı lakin ortada
bulunan bazı zihniyetlerden adeta büyük darbelere maruz kaldı. İlk
karşılaştığı zorlukları aşarak devam eden devrim daha sonra birçok ihanete
uğrayarak başarılarını devam ettiremedi. Muhalefet güçleri ise yapılan
baskılardan dolayı birçok toprak kaybına neden olmuştur. İnsanların birlik
olma meselesinde kararsız kalması ulusal kazanımları ve işlevlerin
yürümesini aksatıp başarısızlığa uğramıştır. Bazen savaş ve iç çatışma
kavramını daha fazla anlamak ve hissetmek için o durumu yaşamamız
gerekir çünkü ne zengin fakirin halinden ne de refah içinde mültecinin
halinden anlar. Tıpkı Suriye’de olduğu gibi iç çatışmadan önce barışçıl
eylemler gerçekleşiyordu ancak rejim halkı susturmak için silahı
kullandığında halkta kendini savunmak için silaha sarılmıştır. Tabii olarak
ikili arasında bu çatışmalar yaşanırken sivillerin hayat seviyesi ve yaşam
kalitesi azalır. İnsanlar kendini güvensiz hissederler ve bu faktörden dolayı
göç meselesi ortaya çıkmaktadır. Ki zaten Suriye’de ilk önce güvensiz
mıntıkadan güvenli mıntıkaya göçler başlamıştır daha sonra da yabancı
ülkelere akın etmişlerdir. Devrimin ilk yılında Suriye rejimini devirmeyi
isteyenler, şimdi de devrimi devirmek peşindeler. Uygulanan şema budur
ve bu, konuların bu temelde kararlaştırıldığı anlamına gelmez. Aksine,
çatışmanın süresiz olarak devam etmesine dayanır.En çirkin işkence
türlerinden biri psikolojik işkence ve acısıdır. Aynı zamanda yaşamak ve
mağlup olduğunuzu hissetmek zor ve acı vericidir. Birçok savaş
hikayesinin sonları farklılıklarına rağmen aralarındaki tek ortak şey ölüm
ve hüzündür ancak vatan ayrılığı ise öldürücüdür. Zihin duygusu,
memleket meselesi, kalbin ve korku halinin üstünde olmak zorundadır aksi

takdirde savaşta her zaman kaybeden olacaksınız. Bu nedenle, tüm
yoğunluğuyla, Suriyeliler planlarını yeniden yapmak zorundadır.

Saygı ve selamlarımla.

VESİM TOKATLI.

Exit mobile version