Rusya’nın paranoyak seviyeye ulaşmış olan emperyalist tutumu 24 Şubat’ta Batı eksenli işgal politikasına dönüştüğü günden itibaren Putin hakkında birçok senaryonun yazıldığını okudunuz ve dinlediniz. Putin’in kısa mesafeli ziyaretlerinde dahi yanından hiç ayırmadığı emekli Rus Albay Vadim Zimin’in de Moskova’da (Krasnogorsk) gizemli şekilde öldürülmesi üzerine dış medyanın beklediği (yaygaranın ve planların deşifre edilmesi) tavrının aksine büyük bir sükunet içerisinde hiçbir şey olmamış gibi Rus kurmayları Ukrayna işgalini tıkır, tıkır devam ettirdi. Buradan anlaşılan durum kesinlikle Putin’in istifini bozmayacağı olgusudur. Bu bir olgudur çünkü Putin henüz devlet başkanı olarak seçilmeden önce kafasında kurguladığı Rusya’yı o çehreye ulaştırmak için kaleme aldığı makalelerinde “kontrollü ilerleyiş ilkesine” bağlı kalacağını beyan etmişti. Kontrollü ilerleyişin günümüzdeki yansıması sabır ve sakinlik olarak karşımıza çıkıyor olabilir. Belki de mimiklerden dahi planı çaktırmamak da diyebiliriz.
İşgalin Harkov’u aşmaya başlamasının sonrasında birkaç defadan daha fazla kez Zelenski tarafından yapılan görüşme hamleleri Rusya’nın artık Donetsk ve Mariupol ilerisine geçmesi ile birlikte Rusya tarafından kabul edilmeyerek “görüşme teklifleri” sonlandırıldığı gibi aynı zamanda Rusya’nın sahte diplomasi trafiği yürüttüğünü birkaç hadise sonucunda anladık. Le Soir gibi gazetelerin akıl dışı suçlamalara imza atarak bu sahteciliği ifşa etme çabasıysa Avrupa medyasının foncu kanadının Rusya bünyesindeki emelini taraflı şekilde belirginleştirdi. Sahte diplomasi trafiği neticesinde ortaya çıkan manzaralardan birisi de insani açıdan güvenli koridorlar açıldığı söylenerek sivillerin can güvenliğinin sağlanmasının hedeflendiğiydi. Türk öğrencilerinin başarılı bir şekilde bu diplomasinin sonucu olarak evlerine güvenle döndüğünü biliyor olsak da Ukrayna tarafından servis edilen “resmi” malumatlarda bunun hiçbir şekilde böyle olmadığı (yani Rusya’nın insani koridor güvenliği konusunda sözünde durmadığı ifade edilerek), altyapı tahribatının giderek artması ile birlikte (9 Mayıs sonrası) Rusya’nın daha fazla hırçınlaştığı ve konvansiyonel korku ortamının zaman içerisinde psikolojik ve yapay zekâ destekli dijital harbe dönüştürdüğü ifade edildi. Bununla birlikte Rus güçlerinin psikolojik problemli mensupları tarafından sivillere taciz ve tecavüz suçlarına imza attıkları servis edildi. Bu açıklamanın hafızanızda sahneler oluşturmasını sağlamak için bir bebeğe tecavüz eden Rus askerin haberini ve tankçılar tarafından Ukraynalı sivillerin evlerinden kaçırılan buz dolabı, çamaşır makinesi hatta oyuncak ve süs eşyaları haberlerini tipik bir örnek olarak gösterebilirim. Ukrayna kanadının Rusya’nın uyguladığı psikolojik harbi farklı noktalara çekmeye çalıştığı açıklamaları bunlara istinaden halen daha devam etmektedir.
Tüm bunlar olurken Putin, yarattığı tahribatın doğal bir sonucu olarak Ukrayna limanlarından çıkamayan tahıl ve gıda türevi ticari mallar ile yüklü şekilde sıkışıp kalan gemilerin oluşturduğu krizi kendi adına yürüttüğü askeri operasyon için avantaja dönüştürme yolu buldu. Bana göre Türkiye, Rusya ve Ukrayna ile birlikte Birleşmiş Milletler arasında sağlanan mutabakat neticesinde imzalanan “Tahıl ve Yiyecek Maddelerinin Ukrayna Limanlarından Emniyetli Sevki Girişim Belgesi” Putin’in bir başka siyasi kurnazlığıdır. Niçin? Çünkü Rusya, Ukrayna’ya saldırdığı 24 Şubat gününden itibaren uluslararası haber kuruluşlarının gündeminde “mayınlar” bulunmaktaydı. Hatırlarsanız 26 Mart Cumartesi ve 28 Mart Pazartesi günlerinde Karadeniz’deki serseri mayınların iki tanesinin Türkiye Cumhuriyeti deniz sınırları içerisinde kıyı yerleşimlerine çok yakın bir mesafede tespit edildiği ve açıklandığı gün yürekler ağza gelmişti. İstanbul’da vapur seferleri ile ilgili ciddi bir düzenleme söz konusuydu. Sarıyer (İstanbul) ve İğneada (Kırklareli) açıklarında tespit edilen serseri mayınlarının ilerleyen günler içerisinde 200 küsür fazlası Savunma Bakanlığı tarafından bir tahmin olarak medyada yer ettiğinde tam anlamıyla bir ulusal güvenlik tehdidi meydana geldi. İlan edilen Navtex sonucu sigorta şirketlerinin de eli ayağı birbirine dolaştığında işin ciddiyeti körükle harlandı.
İşte bu haberlerin neticesinde mayın konusu ve mayınların temizliği üzerine algılar birden değiştirildi. Ve tüm medyalarda bangır, bangır şu yazdı: “Karadeniz’deki mayınların uluslararası diplomasiyi tehdit etmesi” konuları. 20 Nisan’da ivedilikle uluslararası hukuk içerikli metinler çoğaltıldı. Bu 9 gün sürdü. Türkiye Cumhuriyeti, Hollanda, Belçika, İngiltere, ABD ve Çin bu konuda hem birbirlerine hem de önlerine gelenlere endişelerini ifade etti. İşgal teşebbüsünün başlarındayken de (25-26 Şubat) Ticari statüdeki Türk gemisinin Ukrayna’da bombalanarak düşük enerjiyle Türkiye Cumhuriyeti’ne güvenli intikâli bizim açımızdan mayın temizliği konusunu daha erken bir vakitte tartışmaya açmıştı zaten.
Yaşanan işgalde meydana gelen doğal sürecin (liman ablukasının) Rusya kanadında işleri zorlaştırdığına da dikkat çekmek isterim. Rusya işgalden 16 gün kadar sonra Ukrayna’nın önemli limanlarına “mayınlar” dolayısıyla yaklaşamadığından böbürleniyordu. Kırım üzerinden Ukrayna’ya kuzey merkezli saldırılarda bulunsa da Ukrayna’nın Odessa limanı bu devlet için uluslararası sulara hukuki metinler güvencesiyle açılmasına olanak sağlayan bir liman konumundaydı. Rusya haber kaynaklarında Odessa’nın önemi bu cihetle sıklıkla vurgulandı. Mart sonlarında ve Nisan ortalarında bu konuya dair bir çözüm arayışı içerisinde olduklarını Rusya’da ikamet eden tanıdıklarımdan öğrendim. Rossiya-24 kanalında henüz Jrinovski ölmeden önce Odessa’nın ölümüne bombalanması gerektiğinden çok hiddetli şekilde bahsettiğini ve ölene kadar da Ukrayna’yı Avrasyacılık kafasıyla bölme temelli haritaları medyaya servis ettiğini unutmamalıyız. Bu insanlar kafayı fena derecede bozmuş durumda.
O gün aklımda (henüz tahıl sevkiyatına yönelik bir mutabakat söylemi yokken) kısa bir süreliğine “limanda mahsur kalan ticari gemiler üzerinden bir politika yürüterek Rusya acaba Ukrayna limanlarına yaklaşmayı deneyebilir mi?” sorusu geçmişti. Bu soruyu içimden 10-11 Mart gibi geçirdim. Aradan zaman geçti ve 3 gün önce bu belgeye imzalar atılarak (ilgili) Ukrayna limanlarındaki mayınların temizlenmesi de kabul edilmiş olundu. İmzaların atıldığı ertesi gün (23.07.2022) Rusya Ukrayna’daki tahıl yüklü gemilerin de içerisinde bulunduğu Odessa’yı vurdu. Şu saatten sonra akılda şimşeklerin çakmaması imkânsızdır. Son olarak şu görüşümü de ekleyerek kısa bir hatırlatmada daha bulunacağım.
Putin için önemli olanın kısa bir zaman dilimi içerisinde Ukrayna’dan istediğini ele geçirmek değildir diye düşünüyorum. Başından beri donanma ile gerçekleştirmek istediği bombardıman şovuna istinaden liman anlamında da Ukrayna’yı saf dışı bırakma gayesi, serseri mayınlar ve liman hatlarında bulunan mayınlı bölgeler (sektörler) dolayısıyla bir türlü gerçekleşememişti. Ortaya attığı “krizi çözebiliriz yalanı” işine yaramış gibi duruyor. Biz bu masayı oluşturarak barışa dair elimizden geleni ardımıza koymayacağımızı, bölgesel huzura karşılık uluslararası krizlerde kolumuzu sıvamaktan menfaatlerimiz gereği geri durmayacağımızı beyan ettik. Bu bakımdan düşünüldüğünde ülkeler içerisindeki güç çekirdeklerinin çekişmesinin ceremesini yine masumların çekeceği gayet açıktır. Diğer yandan limanda rehin tutulan tahıllar dolayısıyla Afrika’da açlıktan kıvranma sürecinin yaklaşma gerçekliği ile Rusya’nın çok fazla ilgilendiğini sanmıyorum.
Bir başka bütüncüllük barındıran konuysa tabi başlığa istinaden ancak mayın konusunun haricinde SWIFT sisteminden Rusya’nın yani Ruble’nin çıkarıldığı konusu. SWIFT, bankacılık adına yapılan ağırlıkla uluslararası dövizler cinsinden elektronik fon aktarım-transfer sürecinin yönetildiği bir kod sistemi. Rusya’nın SWIFT’ten çıkarılması elbette ki bankacılık faaliyetleri konusunda dolar istifleyen Oligarkların gırtlağını daha fazla tehdit etti. Hatta bir kısmını fakirliğe, en olmadık yerlerden borç para dilenmeye itti. Örneğin Abramoviç… benim buradan gelmek istediğim konu esasında parapolitik bakımdan Rusya’nın Çin ile birlikte uzun zamandır üzerinde çalıştığı siyasi bir örgütün işlevselliğinin test aşamasına sokulabileceği ihtimali. Neyden bahsediyorum?
15 Haziran 2001’de kurulan Şangay İşbirliği Örgütü’nün (SCO) asıl amacının ABD’nin etrafında dönen para akışı ve ticari otoritenin (aslında dolarize olmuş piyasanın) sarsılmasını ve para politikasında örgüte üye ülkeler vasıtasıyla tek kutuplu dünyanın kabul edilemeyeceği misyonunun benimsenmesi amaçlanmaktaydı. Putin, 2007’deki Bişkek Zirvesi’nde bu misyonu kendi cümleleriyle “tek kutuplu dünya kabul edilemez” diyerek açıklamış ve dönemin Çin Devlet Başkanı Hu Jintao tarafından “mükemmel hedef” olarak ayakta alkışlanmıştı. Tabi burada ortak iktisadi deve karşılık rakip olanların (Rusya ve Çin) romantik bir tutum izlediği söylenebilir. Fakat bu örgütün ekonomik altyapısında ve ekonomik misyonunda dünya ticaretinde hâkimiyet kurmuş olan ve 1970 sonrasında Belçika merkezli SWIFT kodunun işlevinin adeta para kontrolünün ve akışının “ABD-Avrupa” denetiminde olmasının altında yatan Asya devletlerinin rahatsızlığı damgasını vuruyor.
Siyasi ve askeri strüktürü daha çok ön plandaymış gibi gözükse de esas olan mesele ekonomik amaçlarında. SCO’nun 2003’te imzaladığı ekonomik işbirliği genişletme belgesine imza atan Çin Devlet Başkanı Wen Jiabao 1 yıl sonra bu örgütün dolar egemenliğine son vermesi adına ABD’nin tam karşısındaki (İran gibi) ülkelerle ticaret hacmini arttırması gerekliliğine değindi. Buradan da anlaşıldığı gibi yaklaşık 18 sene kadar önce bu örgütün geleceğe dair öngörüsel ekonomik ve siyasi motifleri için çare aramaya başladığı anlaşılmakta.
SWIFT’ten Rusya’nın çıkarılması, Rus bankaları arasındaki diyalektiği de mutlak suretle etkiledi. ATM’ler üzerinden para çekmelerde sıkıntılar yaşandığı gibi insanların irili ufaklı $ birikimlerini ne şekilde dışarıya veya başka bankalara transfer edecekleri konusunda da bir kaos ortamı oluşturdu. Bunun çok uzun sürmediğini biliyorum. Yer, yer aksaklıklar olduğu haberlerini de almaktayım. Sitemden çıkışı sağlanan Rusya bankalarının bir alternatif yol olarak parasal sıkıntı çıkarmayacağını düşündüğü diğer ülkeler üzerinden bu ambargoyu delmeye yelteneceği hiç şüphesiz geliştirilen alternatif bir çözüm olduğu gibi diğer ülkeleri de siyasi çıkmaza sürükleyerek Rusya’nın kör siyasi kuyularında helak olmaya birinci elden davet eden dolaylı bir süreci de barındırmakta.
Son söz mahiyetinde tüm bu ifade ettiklerimin özü olarak ilişki bakımından yakın geçmişte yaşanan olayların çeşitli konularda Rusya ve Avrupa açısından sorunsallar içerdiğini görebiliyoruz. Bunca ambargo ve dışlamaya rağmen kötü komşu insanı ev sahibi eder sözündeki mistik etkiyi hissedebilmekte misiniz? Putin, göreve başladığında Rusya’nın problemlerini çözmek için yazdığı makalesinde kontrollü gelişmeye ve yer, yer agresif tutumun benimsenmesi gerektiğine dikkat çekmişti. Ne için? Rusya’nın küçülmemesi için. Peki bugün sistemden çıkarılan Rusya aslında diğer pek çok şeyde olduğu gibi kendi yağında kavrulmayı öğrendiği gibi dolarsız bir ticaretin nasıl yapılacağını da kurgulayıp piyasaya anlatmaya başlayamaz mı? İlk söylem olarak petrol ve doğalgaz sıkıntısı olan bana Ruble ile ödeme yaparak ihtiyacını giderebilir çıkışıydı. Bakınız şunu iyi oturtmalısınız aklınızda. Sizde bol olan ancak dışarının müthiş derecede ihtiyacı olan şeyleri (ihtiyaçlının) sizden almayacağını (bir tür ambargo gibi lanse ederek) söylemesi size onlara verdiği zarar kadar etkiler mi? Yani demek istediğim Rusya’nın petrol ve doğalgazı dışarıya “ambargo” dolayısıyla satamaması dışarıdaki ihtiyaçlının belini büker. İç piyasada zaten tüketimi ve vergilendirmesi bir gelir kaynağı. Bu bakımdan Avrupa’nın Rusya nezdindeki madeni (emtia değeri yüksek) ambargo söylemleri Rusya’dan çok kendisine zarar verir. Yeni enerji yolları inşası ve bu yolların güvenliği için epey bir plan-proje dönemi ve kemer sıkma sürecine uygun toplumsal mağrurluk gereklidir. Vatandaşlar (AB) ısınamadıklarında, yenidoğanları hasta olmaya başladığında, ulaşımda sıkıntıya düştüklerinde Rusya’ya olan enerjisel bağlılığı toplum nezdinde politika sorgulamaları gerçekleşmesine önayak olur. “Fikir özgürlüğü olan Avrupa için” bekâ mı yoksa halk mı? Polemiği belki de ilerleyen zamanda çok su götürecek bir tartışma konusu olabilir. Tabi benimkiler gerçek dünyada kadraja giren kadarıyla bir dizi öngörü.
Unutmayın, eğitim camiasında öğrenme edinimsel bir süreç olarak ifade edilir. Ve benim hipotezimde hükümetin kişiliği ideolojisinden ziyade hükümet başkanının kişiliği neticesinde şekillenir. Ezberleyen ve tekdüze giden her şey bozulurken tüm ekosistemler öğrenmenin varlıksal bir sonucu olarak yaşama tutunma eğilimindedir. Rusya ve toplumu için bugünler adeta edimsel koşullanma prosedürlerinin uygulandığı, öğretildiği zaman dilimi gibi. Yani? Toplum ya ödülü alacak ya da cezadan kurtulma yollarını bulacak. Veya Rus toplumu Batı eksenli kendisine verilen cezaları tarihsel hafızasına işleyerek kendi varlığını “Batı olmadan” olacak şekilde dizayn etmenin yeğ olduğuna kanaat getirip kendi yolunu çizmeyi huy edinecek. Şimdi sorarım. SWIFT’ten çıkarmak (maddi dünyadan bir toplumu kökünden izole etmek) Rusya ve insanlarının kendi karınlarını yarma yolunu bulabilmesi açısından altın tabakta sunulmuş bir ödül değil midir? (soru cevaptır)
Bugün takipçisi olmanızı istediğim iki konu bulunmakta. İlki mayın temizliği sonrası Rusya’nın deniz operasyonlarının niteliği ve yönü. Ve tabi tahıl sevkiyatına yönelik Putin’in bu metni ortaya atmasındaki asıl amacının nihai işgali sonlandırmak olup olmadığı. İkincisi SWIFT’ten çıkarılan Rusya’nın dolarsız ticaret sistemini oluşturmak adına atacağı adımların efektif dikkat ve ilgi çekiciliğine diğer ülkelerin ne denli sıcak bakacağı konularıdır. En nihayetinde Bretton Woods sistemiyle karşılıksız parlar sistemine geçiş II. Dünya Savaşı’nda (1944) ve sonraki süreçte gerçekleşti. 19. yüzyılın başlarında kağıt paranın giderek yaygınlaşması sonucu İngiliz Sterlini’nin altına endeksli para birimi olması hasebiyle dünya üzerindeki ticari faaliyetlerde en önemli rezerv para birimi olarak yükselmesi gerçekleşti. Sterlin’in terk edilerek USD’nin zaman içerisinde güvenilir ticari para birimi olması henüz genç bir düzeneği yansıtır. Daha öncesinde farklı sistemler kullanıldığı gibi Rusya bu bakımdan yeni bir şeylerin önderliğini üstlenmek istiyor da olabilir.
Bir dizi tespitin bilançosunda benim tek dileğim bunların varsayımsal etkilerinin derinleşmemesi ve ülkemizin her türlü güvenliğinin korunması adına taraf tutar vaziyetten uzak kalarak uzun vadeli sosyoekonomik planlarında istikrarı tekrardan yakalamaya odaklanması olacaktır.
Selamlarımla…
26.07.2022
Mertcan ABBASOĞLU
Sosyal Bilgiler Öğretmeni