Ermenilerin saçma sapan oyunları tek dünyada düşünebilen insanlar değil aynı zamanda Ermenistan’daki düşünen insanları da bıktırdı. Ermeni yazarın “Show bitti, kervanı geri sürün” yazısını okuyan herkes bunu net görür.
Demek ki olat ki Ermenistan’da insani provokasyonun boş bir gösteri olduğunu anlayanların sayısı artıyor.
Tanınmış Ermeni yazar Samvel Hovannisyanında makalesi bu konudqdır. Yazar Yazısında Erivan’ın Karabağ’a insani yardım götürmek için Bakü’den izin alıp almadığını sorguluyor ve
Hovannesyan yazır:
Sevgili okuyucular, söyleyin bana, açık olup olmadığından emin olmadan bir süpermarkete büyük bir çanta ile bir aylık yiyecek almak için gider miydiniz?
Tüm belgeleri toplayıp, kabul gününün bugün olduğundan emin olmadan bir yetkiliye hörüsmek için gider miydiniz? Yoksa seyahat biletiniz olup olmadığından emin olmadan birkaç valizle istasyona gidip treni mi beklersiniz?
Peki ya bu süpermarket, katip resepsiyonu, tren istasyonu sizin şehrinizde değil de başka bir yerdeyse? Eğer akıllıysan, muhtemelen yapmazsın.
Ve şimdi daha sert söyleyeceğim – ve süpermarketin muhtemelen kapalı olduğunu, katip kabul etmediğini ve biletlerin satıldığını bilseydiniz, gider miydiniz? Muhtemelen bana “Deli misin?” diye sorardın.
Ama bizim hükümetimiz için bunlar normal durumlar. Kararsızlık genellikle şizofrenin semptomlarından biri olarak kabul edilir. “Artsakh” (Karabağ-ed.) Konusunda olduğu gibi Türkiye ile ilişkilere kadar bu tür birçok eylem gördük.
Daha şimdiden üçüncü gün, saçmalığın net bir resmine tanık oluyoruz: Erivan’da 400 ton yiyecek toplandı ve kuşatma altındaki “Artsakh’a” insani yardım olarak gönderildi.
19 tırlık konvoy Kornidzor kapısına ulaştı ve beklendiği gibi Azerbaycan’ın “mega hoşgörülü” sınır muhafızları tarafından Karabağ’a girmesine izin verilmedi. Kardeşlerimiz için yemeklerin olduğu arabalar hala orada.
Acı çeken hemşehrilerimize destek olma kararı 25 Haziran’da alındı.
Ermenistan, Dağlık Karabağ halkına acil insani yardım, gıda ve ilaç sağlamaya karar verdi. Ermenistan hükümetinin basın servisine göre, ilgili karar, Başbakan Yardımcısı Tigran Khachatryan’ın başkanlığında Dağlık Karabağ’daki İnsani Krizin Yönetimine İlişkin Çalışma Grubu’na tapsırıldıgı ile ilgili medyada haberler yazıldı. Daha sonra bu kurumların bilgilerinde “Artsakh” halkının karşılaştığı zorluklar şöyle anlatıldı: “Dağlık Karabağ’da gıda, ilaç, hijyen ürünleri ve yakıt gibi gerekli mallarda ciddi bir kıtlık var.”
Geceyle devlet kurumlarımız yardımı taşımak için “Spayka” nakliye şirketini seçti ve bir konvoy topladı…
Açıklayın bana, bu hükümetimiz insani yardım konvoyunun geçiş prosedürü konusunda Azerbaycan tarafıyla herhangi bir anlaşmaya vardı mı? Doğrudan, Anthony Blinken, Charles Michel, Sergey Lavrov, BM, Kızıl Haç veya Başkan Bazum aracılığıyla, kırmızı harç derneği aracılığıyla her hansı bir konuşma yaptı mı.
Yoksa resmi Bakü onlarca ton yiyeceğin geçişine razı mı oldu? Hayır, yapmadı. Ve bunun olacağına dair hiçbir belirti yok. Bu saatten sonra kiminle konuşurlar konuşsunlar artık hiçbir anlamı yok.
Şimdi bana açıklayın: tüm bu gösteri neden gerekliydi? Vergi mükelleflerimizin parasını neden harcıyoruz? Laçin denilen geçiş noktasının kapısında Azerbaycan sınır muhafızlarının kahkahalarını izleyerek vakit geçirmek zorunda kalan nakliye şirketinin şoförlerine neden eziyet etmek gerekiyor?
Azerbaycan Laçin kontrol noktasının kapılarını açmayacak. Onlar için bunu yapmak, savunmasızlıklarını göstermek, manipüle edilebileceklerini göstermektir…
Uluslararası Adalet Divanı, koridorun hukuka aykırı olarak kapatılmasına ilişkin bir karar verdi. Avrupa, ABD ve Rusya, Azerbaycan’dan Laçin Koridoru’nu açmasını istiyor. Ne olmuş? Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı bunu isteyenleri sadece birkaç kez arıyor, bize provokatör ve terörist diyor. Ve her şeyden kaçıyorlar. Şimdi hem Batı’nın hem de Rusya’nın onlara ihtiyacı var.
Şimdi tüm dünyanın dikkati Ukrayna’daki savaşa odaklanmış durumda ve Bakü kendisi için uygun bir an hissetti. Cezasızlıkla “sıkıştırılabileceğimize” karar verildi. Çünkü artık onlar güçlü, biz zayıfız…
Neyse ki Paşinyan’a göre kamyonlar bozulabilir ürünler içermiyor ve iade edilebilir ve edilmelidir.”
Not: bir sözle Ermenistan medyasında ve oldukları sosyal ağlarda binlerle böyle itirazlarla karşılaşmak olur. Yani Ermenilerin kendisi de artık bu şovlardan bıkmışlar. Onlar da siyasi iktidarın yanlış olduğunu sadece siyaset oynadığını net görür. Olayın ilginç tarafı Ermeni lobisinin elinde esir kalan uluslararası örgütler özellikle AB ve Amerikan kongresi hala bu şovu devam ettirmekte ısrarlıdır. Çünkü onları Ermenilerin kaderi değil ceplerine girecek paralar ilgilendirir. Ermeniler de bu tip örgütleri zenginleştirebilen kullanıma müsait topluluktur. Ümit ederim ki akıllı düşünebilen Ermeniler bir araya gelip Ermeni lobisinin ve küresel dalların oyununa dur diyecek. Aksi takdirde bu gidişle ileride ne Ermenistan kalacak ne de ermen halkı. Erman’ı lobisi, abi ve Amerikan Kongresi’nin ceplerini dolduracak diye Ermeni halkı at Yalvaç sefil durumunda uzun süre dayanamayacak. 100 senedir kendini kullanmaya izin veren bu topluluk silkelenip kendine gelmelidir. Hırsızlıkla komşularına saldırmakla bir millete kinle başarı elde edilmeyeceğini anlayıp akıllı olma zamanı. Mendil olarak kendini kullandıran bütün halklar bilmelidir ki tüm mendiller kullanıldıktan sonra çöp kutusuna atılır.
Gazeteci Nigar Ögeday