AsyaAvrupaGenelGündemManşetSiyasetTürk Dünyası

Mertcan Abbasoğlu Yazdı: ”Bilakaydüşart Cumhuriyet”

En büyük istibdat hür toplumların kaderine kazınmak istenen hürriyetsizlik ve medeniyetsizlik üzerine kurgulanan antlaşmalara atılan imzalardır. Türk milleti tarihinin hiçbir döneminde esaret altında kütleler hâlinde ebediyete kadar yaşamayı kabul edebilecek kadar şuursuz ve haysiyetsiz duygulara tamah etmemiştir. Şanlı bayrağımızın bendini aşmış
sel gibi akan kanımızla renk kazandığı, kanımızla renklenen o şanlı bayrağımızı diktiğimiz her toprağın ise yeniden dirileceğimiz güne kadar Türk yurdu olarak anılacağı Türk’e kefen
biçmek isteyenler tarafından adları gibi bilinmektedir.

Kanal’da sırtımızdan bıçaklandığımız, Hicaz-Yemen’de açlık ve sefaletle imtihan olduğumuz,
Sarıkamış’ta yoklukla saldırdığımız, Çanakkale’de terimize kan karışıp canımıza dayanan bıçağı şah damarımızdan uzaklaştırdığımız Harb-i Umumî’nin neticesinde kaderimizi ve tüm ülkülerimizi tek celsede hiçe sayacak kâğıt parçalarıyla yüzleştiğimiz asla unutulmamalıdır.
Binlerce yıllık istila bekleyişinin 1918’de Mondros’la ardından Sevr’le Türk milletine bir grubun salâhiyeti ve kanımızla sulanmış topraklarımızdaki haksız iktidarları için intihar şurubu olarak içirilmek istenmesi aynı ahval ve şerait durumunda bugün de içten ve dıştan bedbaht olmuşlarca denenmek ve başarılmak istenecektir. Terhis edilen ordularımızın ardından büyük bir iştah ve gazap ile işgal edilen yurdumuzun her bir karışı ve safhalar içerisindeki hürriyetimize getirilen prangaların, hayatı boyunca hür yaşamış ve hür yaşamaya iman etmiş aziz Türk milletinin azmiyle, irfanıyla, vatanperver duygularıyla cansiperane tunçtan bir mızrak olup vatanı yabancı postallardan kanıyla temizlediği asla hafızalardan
silinmemelidir.

Ölümün ardına düşülerek açtırılan Meclis-i Mebusan’da 22 Temmuz 1920’de son kez toplanan Saltanat Şurası’nda Sevr paçavrasını imzalatmak için oylamaya sunan ve kabul
edenler ayağa kalksın efendiler dediğinde ilk kendisinin ayağa kalktığı Padişah’a karşı ısrarla oturan tek bir isim vardı. Vatanı için çok bedel ödemiş olan Topçu Başı Ali Rıza Paşa oturuyor ve “millet kabul etmedikçe sen kabul etsen ne yazar?” diye titreyerek haykırıyordu.

İşte bizim Cumhuriyet’imizin inşa edildiği gün o gündü. Mustafa Kemâl Paşa bu hadiseyi öğrenmiş ve ölümü heybesine atarak İstikbâl Mücadelesi’ni şiddetlendirerek vatanı han-ı yağma edenlerden ömrü yettiğince hesap sormuştur.

Son Söz

Tüm hitabım Cumhuriyet’imizin kuruluşunda atalarını kaybettiğine inanan, Türk ulusunun aziz fertlerine ve kendini bu ulusun zerrece yakınında hisseden, vatanına bayrak ve millet sevgisi paydasında sadakatle bağlı bulunabilen Türk Gençliği’nedir.

Sizler Cumhuriyet’i
yüzlerce yılı aşkın süre ile payidar kılacak olan bu memleketin çekirdekteki kahramanları, muhafızlarısınız. Damarlarınızda akan asil kanın hakkını vermek ile yükümlüsünüz. Cumhuriyet’in manevi ve fiili ordusu olarak geçmişinizi alınyazınız hâline getirmek, okumak,
aktarmak ve gür haykırmak mecburiyetinizdesiniz. Hiçbirimiz bu Cumhuriyet’in çatısı altında yaşarken vicdanımıza ve bize ait olan tüm değerlerimize kasten saldırmaktan imtina etmeyenlere karşı çıkmaksızın yarına şuursuzca uyandığımıza şükredemeyiz, amin diyemeyiz. Cumhuriyet yalnızca halkın egemenliği demek değildir.

Cumhuriyet, vatanın istikbalinde halkın muhatap alınması demektir. Cumhuriyet’imizin 100. Yılı Kutlu, ömrü daim, armağan
edenlerin ise rahmeti bol olsun!

Mertcan ABBASOĞLU

Sosyal Bilgiler Öğretmeni

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyicinizi kapatarak tekrar deneyin.