Suriye Türkmenelisinin önde gelen gençlik liderlerinden olan Eyhem Çamur Suriye’deki Türk varlığını ve Suriye Türkmenlerini Dirim Gazetesi için kaleme aldı.
İşte ilgili yazı şöyle:
Suriye’de Türkmenler ( Oğuz boyları akıncıları ) 7. Yüzyıldan itibaren görülmeye başlandı,
Tolunoğulları ile başlayan Türkmen göçü 10. Ve 11. Yüzyılda Suriye Bölgesine Selçuklu hanedanının gelmesiyle birlikte çok yoğun Türkmen yerleşimi gerçekleşmiştir. Selçukluların 1040 yılında Dandanakan Savaşı’nı kazanmalarından sonra 1063 yılından itibaren birçok Türkmen boyu bölgeye gelerek yerleşip vatan edinmeye başlamışlardı, 1078 yılında Suriye Selçuklu devletinin kurulmasıyla birlikte birçok kalabalık Türkmen zümrede bölgeye intikal etmesi Türkmen varlığını daha da çoğaltmıştır. 1243 yılında Kösedağ Savaşı’nda Moğollara yenilen Türk boyları da Halep bölgesine yerleşerek vatan toprağı kıldılar. 1260’tan itibaren Suriye’ye idari ve askeri gücü Türkmenlerden oluşan Memlûk Devleti hâkim oldu. Sorasında Bölge 1516 yılında Osmanlı ve Memlükler arasında geçen Mercidabık savaşından sonra savaşı kazanan Osmanlı yönetimine 402 yıl kesintisiz bir şekilde hâkimiyetine geçmiştir. Suriye Türkmenleri Osmanlı kayıtlarında Halep Türkmenleri olarak yer alıyorlardı.
Halep Türkmenleri, 17. yüzyıl başlarında siyasal ve ekonomik nedenlerle bulundukları yerden göç etmek ya da yerleşik hayata geçmek zorunda kaldılar. Osmanlı Devleti 17. yüzyıl ortalarında onları belirli yörelerde iskâna zorladı. 18. yüzyılın sonlarında ise Türkmen boylarının yarısı Antep, Hama, Humus, Rakka gibi bölgelerde yerleşik hayata geçirilmiş oldular.
Suriye’ye 93 Harbi’nden sonra bir Türk göçü daha gerçekleşti, Kafkasya’da yaşadıkları yerlerden ayrılmak zorunda kalmış Türklere Osmanlı Devleti Suriye’ye mesken gösterdi ve yeni bir Türk yerleşimi bölgede gerçekleşerek Suriye’nin Türk kimliğini daha da bariz hale getirmiştir.
Bölge 1918 yılında ikinci cihan harbinden sonra Osmanlının çekilmesiyle Fransız işgaline maruz kalmıştır. Türkiye ile Fransa arasında 20 Ekim 1921 tarihinde imzalanan Ankara Anlaşması’nın 7. maddesi ile Suriye Türkmenleri konusunda Türkiye’ye garantörlük verildi.
20 Kasım 1922 tarihinde başlayan Lozan Konferansı’nda Suriye sınırı kabul edildi ve 31 Ocak 1923 tarihinde Suriye ile sınırlar belirlenirken, Ekim 1921 tarihindeki Türk Fransız anlaşması temel esas olarak alınmıştı.
Böylece Türkmenlerin Türkiye’nin dışında kalarak 100 yıllık çileleri başlamış oldu…
Suriye Türkmenleri Fransız mandasını kabul etmeyerek başkaldırdılar o dönemde beş yüz binden fazla nüfusları oluğunu söylenen Türkmenler, 1936 yılında Fransa’nın bölgedeki hâkimiyetinin zayıflaması ile birlikte baskılara maruz kalmaya başlandılar.
Bu baskılara rağmen Türkmenler kimliklerini ısrarla korudular.
Daha sonra Suriye Yönetimleri Türkmenlere yönelik baskı ve asimilasyon politikası uyguladılar,
1946 ve 1972 anayasalarına göre Suriye Arap vatandaşları olarak kabul edilen Türkmenler kendi milli kimlikleriyle yaşamaya hakkı tanınmadığı gibi yer yer Türkçe konuşmaları bile yasaklandı.
Suriye Türkmenleri Gönümüzde Şam, Halep, Bayır-Bucak (Lazkiye), Humus, Hama, ve Rakka illerinde ve kırsallarında yaşamaktadırlar. Halep ve Rakka Türkmenlerine Culap veya Halep Türkmeni denirken
Lazkiye Türkmenlerine Bayır-Bucak Türkmeni denmektedir.
Baas Rejimi Arap Irkçılığına dayanan bir ideolojiyi benimsemekte olan bir iktidar meydana getirdi, söz konusu iktidar Hafız Essed’in 1970’li yılarda darbe yapması sonucunda Suriye’nin Cumhurbaşkanı olmasıyla başladı. Essed Nusayri olması nedeniyle hem mezhepçi hem Arap ırkçısı olarak Suriye’yi yönetmeye başladı ve yönettiği süre zarfında o da Türkmenlere yönelik Araplaştırma ve asimilasyon politikasını uygulamıştır. Suriye’yi 30 yıl büyünce yöneten baba Essed ölümünden sonra yönetime oğlu Beşer Essed geldi ve babasının zulmümü kaldı yerden davam ettirdi.
Günümüz Suriye’sinde Arap sosyalizmi asimilasyon programları çerçevesinde, Türkmenlerin dil öğrenimlerini engellemiş, köylerinin isimlerini değiştirmiştir. Dillerini unutmuş olan Türkmenler kimliklerinin bilincinde olmakla birlikte yaşadıkları bölgenin dili, kültürü ile bütünleşmiştir.
Küçük gruplar halinde yaşayanlar önemli ölçüde Araplaşmış; ancak büyük gruplar halinde yaşayan
Türkmenler, millî benliklerini ve dillerini korumuşlardır. Ayrıca Türkmenler Suriye İç Savaşı’nda muhalif hareketlerin içinde yer almaktadır.
2011 yılında Suriye’de halk zulmüme karşı haklı ayaklanmasıyla Türkmenler yeni bir döneme deyim yerindeyse uyanış ve diriliş dönemine resmen giriş yapmış oldular. Sivil ve silahsız eylemlerde ön safta yer alan Türkmen Halkı mücadele halkın kendini korumak amaçlı silahlı aşamasına gerince de yine en önde yer aldılar.
Sistematik bir şekilde hem soykırım hem göçe maruz kalan Türkmen milleti kendilerini savunmak amacıyla Suriye Özgür Ordusu çatısı altında birçok askeri grup kurarak rejim ve destekçilerine karşı kahramanlık destanları yazdılar. Ön binlerce şehit veren Türkmen milleti yaklaşık 2 milyondan fazla insanı yerinden göç etmek zorunda kaldı.
Kahraman şehitlerimizden söz ederken kahraman şehit komutan Abdulkadir ELSALİH ve kahraman şehit komutan Abu ABDDULAH ı anmadan geçmeyeceğim Suriye devrimin Önderlerinden ve birer simgeleri haline gelmişlerdir Allah mekanları cennet kılsın.
Askeri alanlarda olduğu gibi Türkmenler siyasi alanda da bulunmak üzere 4 siyasi parti ve bu partileri çatısı altında bulunduran Suriye Türkmen Meclisini kurmuşlardı.
Ayrıca Suriye muhalifler koalisyonunun içerisinde yeterli olmamakla birlikte STM (Suriye Türkmen Meclisi) üzerinde temsilcileri bulunmaktadır.
Şuan hâlihazırda Türkiye’de bulunan Suriye Geçici Hükümeti başında Başbakan ABDURAHMAN MUSTAFA bulunmaktadır…
Bu yazımda Suriye’deki Türkmenleri tanıtmaya çalıştım ve bu konu hakkında analiz ve sorunları ele alacak şekilde yazıları yazmayı sürdüreceğim. Ardından soru ve analizlerimle kendimce çözüm önerilerini işleyecek ve yine sizlere Dirim Gazetesindeki köşemden paylaşacağım.
Türkmen Düşünce Hareketi Başkanı: Eyhem ÇAMUR