Normal şartlarda Türkiye’nin iç ile dış politika ve siyasi çeşitliliği hakkında yorum yazmaktan imtina ederim. Ancak bizce Türkiye bütün Türklerin Anavatanıdır ayrıca Türklük 11 haneli bir sayıdan (TC Kimlik Numarası) ibaret değildir.
Bu anlayışla Türkiye’nin NATO’nun Madrid toplantısında sakıncalı bir kaç husus gördüm ve bunlardan bahsetmek istiyorum.
24 Haziran 1948 yılında Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliğine (SSCB) karşı kurulan NATO Birliğine 1952’de Türkiye katılmıştır, aynı yılda katılan Yunanistan daha sonra 1974 yılında NATO’dan ayrılmıştı ve ne yazık ki 1980 yılında Türkiye’nin de onay vermesiyle tekrar NATO Birliğine dönüş yaptı.
Türkiye o dönemde onay vermemiş olsaydı bugün Yunanistan’la konjonktür gereği durum çok farklı olacaktı ancak maalesef geçmişte bu hata yüzünden Türkiye Cumhuriyeti devleti Yunanistan’a karşı NATO Birliği ittifak gereğince birçok konuda göz yummak zorunda kaldığını görmekteyim.
Gelelim 28 Haziran Türkiye, Finlandiya, İsveç arasında imzalanan mutabakata.
NATO birliğine katılma talebinde bulunan İsveç ve Finlandiya’ya karşı Türkiye’nin haklı karşı çıkışı kozunu kaybetti endişesi içerisindeyim.
Nitekim İsveç ve Finlandiya, PKK/YPG ve FETO terör örgütlerinin arka bahçesi haline gelmişlerdir. Bugün imzalanan bu mutabakata her ne kader terörist iade etme taahhütte bulunsalar da iyi niyet göstergesi olarak öncelikle istenen teröristlerin en azından bir kısmını iade etmelerinden sonra imzalanması gerektiğini düşünüyorum.
Ayrıca bu mutabakat sonrasında NATO’nun diğer ülkeleri tarafından oldu bittiye getirerek mümkün olan en kısa süre içerisinde parlamentolarında söz konusu iki ülkenin katılım isteğini onaylayarak Türkiye’ye mutabakatı da gerekçe göstererek onaylaması için baskı yapacaklarını ön görüyorum.
Dilerim 1980’de Yunanistan’ın NATO’ya tekrar katılmasına onay vererek yapılan hatanın benzerini tekrarlamış olmayız.
Allah Türk milletine ve Türk Devletine zeval vermesin.
Eyhem ÇAMUR