AsyaAvrupaDünyaGenelGündemKöşe YazılarıManşetSiyaset

Enes ÖZTÜRK yazdı… ‘Allah Jeopolitik Konumun da Hayırlısını Versin’

Bir ülke düşünün ki; güneyi petrol zengini, doğusu doğalgaz zengini, azıcık kuzeyi ekonomik olarak dünyanın merkezi… Ve tüm imkanların tam ortasında olup bunların hiçbirinden faydalanamayan/faydalandırılmayan bir vatan… Bugün Rusya ve Ukrayna birbirine girdi, girecek olan yine bize oluyorSuriye’de iç savaş çıkıyor, olan bize oluyor. ABD, Irak’a giriyor, olan bize oluyor. İranIrak Savaşı oluyor olan bize oluyor. II. Dünya Savaş’ı çıkıyor ekonomik olarak olan yine bize oluyor.

Bugün gündemde Rusya-Ukrayna meselesi var.

Rusya zaten yüz yıllardır sıcak denizlere inmenin fırsatını kolluyor. Lisede biraz tarih dersi alan bunu bilecektir.

Ukrayna da amiyane tabirle AB ve ABD’nin ‘’zokasını yuttu’’. AB ve ABD belki Rusya’nın gücünü görmek istediler belki de Ukrayna’yı yem yaparak Rusya’nın Sovyet mirasıyla doyup doymayacağını görmek istediler.

II. Dünya Savaş’ından sonraki dünyanın siyasetini Yalta’da Sovyetler ve ABD oluşturdu. Unutmayın Sovyetler Berlin’e kadar girmişti. İngiltere ve Fransa ise savaşın ağır tahribatları altında kalmıştı. Sovyetler ve ABD’nin kurduğu dünya düzeni kısa süre sonra iki süper gücün ezeli rekabetine döndüğünde Avrupa artık ABD’nin liderliğini kabullenmek zorunda kalmıştı. Kabullenmeyen De Gaulle’yi seçime gittiği ve kazandığı halde ‘’sessizce’’ deviren ABD’den başkası değildi. Ya da Sovyet’lerin Cemal Abdülnasır’ı korumak için nükleer bomba tehdidine karşı sessiz kalarak Fransa ve İngiltere’yi çaresiz duruma düşüren de ABD idi. De Gaulle, AB’nin öncüleri olan kurumlar ve anlaşmalar yaparak Macron’un da istediği silahlı AB istediyse de olmadı. AB, ekonomik ve hukuki bir yapıdan öteye gidemedi. Sonuçta yine Silahlı Amerika’ya ihtiyaç duydular.

Aslında meselenin siyasi ve diplomatik özü çok başka.

SSCB’nin dağılmasıyla birlikte birçok Sovyet kurumu özelleştirme adı altında AB yanlılarına peşkeş çekildi. Daha sonra SSCB’nin bu mirasları belirli yollarla Avrupa’ya servis edildi. Kazanan Avrupa idi. Fakat ABD bu tek kutuplu dünyayı yönetemedi. Milyarlarca dolarlık savaşlarla girdikleri Ortadoğu ve Asya’dan çekilmek zorunda kaldılar. Kayıpları büyüktü ve ayrıca Doğuda yükselen Çin’in de ekonomik nüfuzu artıyordu.

Rusya kendini toplamaya başlarken ABD savurganlıklarından vazgeçmedi. AB’yi etkisizleştiren, bölgesel ittifaklar kurarak farklı arayışlara giren ABD idi.  E AB’de Anglosakson İttifakıyla 2014’te ABD olmadan çözmeye çalıştı Rusya ile arasındaki meseleyi… Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron bu duruma diğer Avrupalı liderlerinden daha fazla etkili bir muhalefet yürüttü. Ve hatta Avrupa gibi yerde kendi silahlı kuvvetlerini kurmayı önerdi. Putin son zamanlarda tarih dersi vermeye soyunmuş, bir kuple de bizden olsun; AB’nin silahlı kuvvet oluşturma çabaları II. Dünya Savaş’ında kurşun atmayan İngilizler ve her seferinde Fransa’yı kısa sürede işgal eden Almanlardan mürekkep. Yani biraz beş benzemezler hikayesine dönüyor iş bir noktada.

Velhasılıkelam Rusya, Ukrayna’nın doğusundaki Rus halkın yaşadığı bölgelere bağımsızlık verdirecek, tanıyacak. Büyük balık küçüğü yiyecek kadim denizde kanun budur. Romantizme gerek yok…

Kaldı ki Rusya’nın bu hali, yani SSCB’nin mirasçısı olacağı, 2008’de Osetya’dan belli olmuştu. Gürcüler, NATO ve ABD’nin ilk kurbanları oldular. Ukrayna’da hemen ardından geldi. Farkında değiliz Ukrayna savaşa dün başlamadı. Ukrayna ağır sanayi merkezleri olan Luhansk ve Doneskt’e 2014’ten beri savaşıyor.

Ki, NATO’nun Baltık Bölgesine büyük bir askeri yığınak yaptığı da göz ardı edilmemeli. Bu da demektir ki NATO’nun kırmızı çizgisi ‘’Baltık Bölgesi’’

Varşova Paktı dağıldı halde dağılmayan NATO’nun asıl hedefinin Rusya olduğu anlaşılalı bi’ hayli oldu. Uzaydan çekilen görüntüler ortaya koyuyor ki Rusya bu savaşa uzun zamandır hazırlanıyormuş. Birçok askeri üssü Ukrayna’ya ve özellikle de Donbass’a yakın bölgelerde inşa etmişler.

Şu an tüm Avrupa’nın kaderi Vladimir Putin’in ellerinde. Yani ‘’Leningrad sokaklarının sert çocuğunun’’ iki dudağı arasında bir dünya savaşı var.

Ukrayna gözün aydın olsun medeni Amerika’nın Başkanı Joe Biden’ın duaları sizlerle… 

***

Ne garip şey ki şu tarihin tekerrür edişi. Daha bir hafta önce elimde II. Dünya Savaş’ı dönemini anlatan bir kitap vardı. Senaryo o kadar tanıdık ki… Mesela Hitler’de Çekoslovakya’yı işgal ettiğinde kendini, ‘’Alman İmparatorlarının Prag’da oturduklarını unutuyorlar!’’ diye savunmuştu. Vladimir Putin ise, ‘’Ukrayna bir Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği mirasıdır!’’ diyor. Ne kadar tanıdık sözler. Tarih gösteriyor ki, Rusya ve Putin kendilerine ‘’miras’’ olmayan bir bölgeye saldırana dek Avrupa’da, AB’de, NATO’da susacak…

Öte yandan sormak gerek büyük (!) tarih müverrihi Putin Bey’e Kiev Knezliğine dayanan tarihlerinin başlangıcı neye ve kimlere dayanmaktadır? Putin’in hesabına göre Avrupa Hunları Devri dolayısıyla Kafkasya’nın Kuzey kısımlarında ve Avrupa’nın doğusunda Macaristan’ın içlerine kadar bizim de hakkımız var. Yine aynı hesaba bakarsak Rusların ‘’Tatar Boyunduruğu’’ dediği dönem dolayısıyla Ukrayna’da ve Kırım’da bizim de hakkımız var.

Devletlerin dünü yoktur, devletlerin tarihleri yoktur! Milletin dünü ve tarihi, devletlerin çıkarları vardır. İster komünist ister liberal isterse de melez siyaset gütsünler bu tarihin değişmez kuralıdır.

Burada şunu da sorgulamak gerekir Putin, Erzincan Sosyalist Cumhuriyeti üzerinde de hak iddia eder mi?

                                                                                              ***

ABD’nin, II. Dünya Savaş’ı sırasında kırk beş general ve amiral kaybettiğini söylemek gereği duyuyorum. Çünkü biz daha yakın zamanda memleketin geleceği hakkındabir bildiri yayımlayan yüz sekiz amiralin ayaklarına kelepçe vurdukKaradeniz Kıta Sahanlığında ya da Ege Kıta Sahanlığında bu yüz sekiz amirale yakın donanımda herhangi bir asker var mıdır? Cevap muallak

‘’Unutmayın, size bıçağını dokuz santim saplamış birinin üç santim geri çekmesi bir lütuf değildir!’’

-Malcom X

                                                                                      ***

Bir de madalyonun öteki yüzü var. NATO’ya katılmayı düşünen Türk Cumhuriyetleri NATO’nun bu yaklaşımından sonra nasıl bir yol izler?

Acaba bu yalnızlık bir gün Türkiye ile daha yakın ilişkiler içinde olmalarına sebep olur mu? Zannetmem.

Rusya ile daha yakın olurlar mı? Belki.

Daha geçenler de Azerbaycan ile Rusya müttefik anlaşması imzalamış, Rusya’da Azerbaycan toprakları ‘’Batı Ermenistan’’ olarak nitelemişti. Bu burada not olarak kalsın.

                                                                                              ***

Bizim için düne kadar Karadeniz’de birçok Türk’ün gemisini batıran Ukrayna’nın masumluğu dert tasa konusu değildir. Ukrayna’da yaşayan yavrular için elbette üzüleceğiz. Tarihi bir Türk yurdu olan Kırım için elbet kederleneceğiz

Ancak asıl dert kaynağımız biz olmalıyız! Rusya’nın SWFT sisteminden çıkarılması demek Rusya ile iş yapan Türk şirketlerinin zarara uğraması demek. İster istemez ekonomik olarak sıkıntıları hem bölgeyi hem de bizi etkileyecek. Global pazarda genel bir sıkıntı haline gelen yüksek faiz ve enflasyon bize biraz daha misafir olacak. 

Sonuç olarak; Allah, liderlere önce akıl sonra fikir versin. Türkiye’mize de ucundan da olsa Yeni Zelanda, Yeni Kaledonya ya da Grönland talihi…

Allah Teâlâ, jeopolitik konumun da hayırlısını versin…

Enes ÖZTÜRK

dirimgazetesi.com

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyicinizi kapatarak tekrar deneyin.